‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve iki bakana karşı ‘kamu görevlisine vazifesinden ötürü alenen hakaret’ hatalarından mahpus cezası istenen gazeteci Sedef Kabaş tahliyesinin akabinde cezaevi önünde açıklama yaptı.
Bugün görülen birinci duruşmada tahliyesine karar verilen Sedef Kabaş şunları söyledi:
HAKLIYSANIZ SUSMAYACAKSINIZ: Gerimde duran, bana sahip çıkan, onlarca baskı ve sindirmeye karşın ‘biz buradayız’ diyen herkese çok teşekkür ediyorum, zira sizlerin varlığı bana bir sefer daha gösterdi ki siz bu toplumun vicdanısınız. Hiçbir kuralda bileklerini bükemeyecekleri dayanışma gücünü gösteriyorsunuz. Binlerce mesajınızla dayanağınızı Bakırköy Kapalı Cezaevi’nde yatan ‘kız kardeşlerim’ dediğim herkes bana hissettirdi. En sağ tandanslıdan en sol tandanslıya kadar… Hatta zıt görüşlü bayanlar da bana sahip çıktı. Bu da gösteriyor ki, biz haklıyız. Haklıysanız korkmayacaksınız, susmayacaksınız…
SINIRI KİM NEYE NAZARAN ÇİZİYOR? Bir hukuk devletinde, demokratik bir ülkede, birinin yaşamayacağı şeyleri yaşattılar bana. Ben yalnızca ve yalnızca, hakaret kastı olmadan bir atasözü kullandım. Bütün bu sürecin nedeni bu. Herkesin bu süreci düşünmesini istiyorum. Bize bir genelge yayınlasın arkadaşlar bilelim, ona nazaran örnek verelim. Bunun sonunu kim neye nazaran çiziyor? Hasebiyle demokrasinin işlediği, yargının bağımsız olduğu ülkelerde bunlar yaşanmaz… Fakat ne oldu mevcut iktidar hükümetin bütün imkanlarını kullanarak bayan bir gazetecinin üzerine çullandı. O yayın sırasında da, o yayın sonrasında da hakaret ettiğime dair bir kişi, ne Uğur Dündar ne oradaki konuklar, daha değerlisi o yayını izleyen izleyici sonrasında hakaret olduğu tarafında bir tenkitte bulunmadı arkadaşlar.
‘HOŞT’ DİYE MANŞET ATTILAR: Olaydan altı gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, namaz sonrası ne yaptı, mikrofonu aldı ve ‘Biz Hz. Adem efendimize laf söyletmeyiz, gerekirse laf söyleyenlerin lisanını kopartmasını biliriz’ ve birebir günün akşam saatlerinde Takvim gazetesinde beni aleni gaye alan, savcıları misyona davet eden Takvim Gazetesi bir manşet attı: Hoşt. “Sedef Kabaş Cumhurbaşkanına hakaret etti, savcıları vazifeye çağırıyoruz” diye. Akabinde troller binlerce hakaret ederek linç kampanyaları düzenlediler, o günün akşamı değil sabaha karşı 6 polisle 02.00’de gözaltına alındım. O linç kampanyası sırasında programdan sonra bir tweet attım. O tweet’i de hakaret diye mahkemeye mevzu ettiler. Bu anonim bir kelam, Çerkeslerin bir atasözü, benim uydurduğum bir şey değil dediğim. Bu tweet’ten bile mahpus yatmamı talep etti şikayetçi olanlar. Polis dahi sözümü almamışken, ki polis arkadaşlar tanıyorlar beni.
BİRİ KAÇACAKSA O SEDEF KABAŞ OLMAYACAK: O süreçteki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, ne dedi? ‘Bu hadsiz açıklamalara yargı hak ettiği cezaları verecektir.’ Bir adalet bakanı olarak kendisine asla yakışmayan, Abdulhamit Gül’ün açıklaması ve AKP’nin önde gelenleri beni hatalı ilan ettiler. Bunu kamuoyuna, milyonlara yaptılar. Şöyle düşünün, bugünün Türkiye’sinde AK Parti istediği bireye diyor ki ‘bu suçlu’ sonra tutuklanıyorsun. Sonra diyorlar ki, ‘Delil karartma ve kaçma şüphesi’. Bunu yazın yarın bir gün biri kaçacaksa o Sedef Kabaş olmayacak! Ne kaçması arkadaşlar, ben bugüne kadar hakkımdaki kabahat duyuruları için tekraren söz vermeye gittim. Hakkım açılan davalar, Ağır Ceza Mahkemesi dahil olmak üzere bir kez geri adım atmadım, buradayım. Bu nizam değişene kadar da hiçbir yere gitmeye niyetim yok. Kanıt karartmaya gelince de, bir canlı yayını ben nasıl karartabilirim? Nasıl değiştirebilirim? Nasıl yok edebilirim. (HABER MERKEZİ)
