DUVAR– DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan’ın seçime kendi adaylarıyla gireceklerini açıklaması siyaset kulislerini hareketlendirdi. Babacan, “Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi ismiyle, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır. Ülkemiz için, demokrasimiz için iyi olsun” dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı içinse, “A planımız ortak aday” açıklamasını yaptı.
Gazete Duvar muharrirleri Umur Talu, Mete Kaan Kaynar ve Ahmet Tulgar, Babacan’ın açıklamalarını kıymetlendirdi.
‘VARDIR BU İŞTEN DE BİR ÇIKARLARI’
Ahmet Tulgar: Babacan’ın açıklaması tam bir meczup saçması. Gerek aldıkları kararın sebebi olarak ileri sürdüklerinin gerekse seçime yönelik tezlerinin ciddiye alınacak bir tarafı yok. Temel ajandaları ne diye soracağım fakat açıklaması o denli kof ki, bunu sormak bile ciddiye almak olur. Vardır bu işten de bir çıkarları. Böylece Kılıçdaroğlu’nun sağcılarla ve siyasal islamcılarla dansının nasıl bir vakit kaybı olduğu ortaya çıkıyor. Kılıçdaroğlu, aylardır bu topluma bu makûs dansı seyrettiyor. Artık de bize bir adım ileri iki adım geri pistten çekilme sahnesini izlettirecekler uzun uzun.
‘YIKILMADIK, AYAKTAYIZ MESAJI’
Mete Kaan Kaynar: DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan’ın açıklamaları ne Millet İttifakı’ndan ayrıldığı ne de 6’lı masada keskin bir uyumsuzluğun ortaya çıktığı halinde yorumlanabilir. En azından yalnızca bu açıklamaya bakılarak bu türlü bir yorumda bulunmak biraz zordur. Açıklamaların, seçim maddesindeki değişikliklerle birlikte Millet İttifakı’nın küçük üyelerinin (DEVA ve Gelecek partileri) artık kendi hukuksal kişilikleri ile seçimlere girmelerinin sıkıntı olduğu istikametindeki gitgide popülerleşen kanaatlere karşı yapılmış bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Bir nevi (yasal değişikliklerden sonra bile) “yıkılmadık ayaktayız” iletisi. Babacan’ın açıklamalarının “hedefi” demek güç olur fakat “muhatabı”nın Millet İttifakı içerisindeki Güzel Parti olduğu söylenebilir. Söylediğim üzere, Babacan’ın Yeterli Parti’yi amaç alarak konuştuğunu düşünmüyorum ancak konuşmasının içeriğinin Âlâ Parti’yi muhatap aldığını düşünüyorum. Bu açıklamaların Babacan’ın Millet İttifakı içinde Âlâ Parti’nin gölgesinde kalmama maksadı taşıdığını söylemek de yanlış olmaz.
‘İTTİFAK AÇISINDAN KISMEN DERTLİ BİR DURUM’
Umur Talu: Sanırım Ali Babacan ODTÜ dışında her yerde yüksek oy alacaklarından emin!
Aslında, bir parti kendi ismini gizleyecekse, zati neden var olacak ki? O yüzden makul. Ancak ittifak açısından kısmen düşünceli bir durum.
Belli ki barajı geçebileceklerini, tahminen ikinci üçlü ittifakla girebileceklerini ve elbette AKP’nin oy kaybedeceğini ve kendilerine seçmen kayması olacağını düşünüyor.
İki varsayımı olabilir:
Seçimler olağan müddetinde yapılırsa, AKP’nin oyu Erdoğan’a dayanağın altında kalabilir!
Erken seçim olursa da, seçmen Cumhurbaşkanlığı seçiminden evvel iktidara önemli bir darbe vurabilir!
İlki daha geçerli, ikincisi “erken” bir varsayım.
Bu ortada, kendileri cumhurbaşkanlığı seçimi için “ortak aday” önceliğinden vazgeçmiş değil.
Böylece Türkiye’nin aslında, daha birinci tıpta bile “iki partili bir sistem”de olduğunu inkâr da etmiyor: Cumhurbaşkanı’na Evet ve Hayır diyenler!
Keşke baraj daha da düşük olsaydı, temsil daha yaygınlaşabilseydi. Böylelikle iki cephe yerine, gerçek çok partili sisteme gidebilseydik. (HABER MERKEZİ)
