Erzurum’da Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda yedi çocuğun cinsel hücuma uğradığı argümanlarının akabinde başlatılan süreçte kursun iki müdürü ve paklık vazifelisi hakkında azap cürmünden soruşturma başlatıldı. 10 çocuk ve aileleri soruşturma kapsamında savcılığa tabir erdi. Çocuklar her gün dayak yediklerini, müdür N.K.’nin kendilerini ‘Haydar’ ismini verdiği sopayla ve Kuran’la dövdüğünü anlattı.
Çocukların tabirlerine ulaşan Halk TV’den İsmail Saymaz’ın ‘Kuran kursu değil güya azap kampı’ başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:
Erzurum’da Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda yedi çocuğun istismara uğramasına ait halktv.com.tr’de kaleme aldığım köşe yazıları ve Halk TV’de yayınlanan haberlerimiz büyük yankı yarattı ve sonuç verdi.
Çocuklara şiddet uygulayan yurt idarecileri hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan soruşturma müsaadesi beklenmesinden vazgeçildi. Yurt müdürleri N.K. ve H.P. ile temizlikçi U.G. için azap hatasından soruşturma başlatıldı.
Dün Erzurum’da 10 çocuk ile ailelerinin sözü alındı.
Dokuzu şiddet gördüğünü söyledi.
Avukat Ahmet Kılınç ile Evvel Çocuklar ve Bayanlar Derneği Lideri Müjde Tozbey Erden sorguya girdi.
İşkence soruşturması M. ve U. isimli çocukların Avukat Kılınç’a anlatımı üzerine açıldı. Bu iki çocuk 15 sefer tecavüze uğramıştı. Belletmen birine tecavüz ederken, başkasını kaydetmeye zorlamıştı. Çocuklar uğradıkları tecavüzün yanı sıra üç görevliden şiddet gördüklerini de söylemişti.
M.’nin dün şöyle konuştu:
“Müdür N.K. dersi yarım yapıp vaktinden evvel giderek, bizi belletmen H.A.’ya teslim ediyordu. H.A. ders öğretmiyor, çay içip dolaşıyordu. N.K., beni ve arkadaşlarımı terlik ve sopayla zalimce dövüyordu. Kolumda ve sırtımda morarmalar oldu. Tırnakları uzundu. Kulaklarımızı çektiğinde kulaklarımız çiziliyordu. Sırtıma yumruk atıyordu. Bu neredeyse her gün oluyordu. Hem Kuranla dövüyor, hem Kuran’ı yere atıyordu. Kuran’ın sayfalarını yırtıyordu. Bize ‘Mal ve dangalak’ diyordu.”
Savcı, M.’ye şu soruyu yöneltti:
“N.K.’nin sana ve arkadaşlarına şiddet uygulamadığı bir vakit oldu mu?”
M. şunları söyledi:
“Kursa gelmediği günler hariç her gün sopayla, terlikle, bazen de rahleyle vuruyordu. Dersi vermeyenlere iki kez, verenlere bir kez sopayla sıra dayağı vuruyordu.”
M., temizlikçi U.G. hakkında şöyle dedi:
“Her gün şiddet uyguladı. Sopa ve yüzükle vuruyordu. E. ve A.’yı nefesleri kesilecek biçimde duvara yapıştırdı. H.P. ‘Yapmayın’ dediğinde tokat attı. Ceza olsun diye aç bırakıyordu. Yatış saatimiz 22.30 olmasına karşın bizi 2-3’e kadar ders çalıştırıyordu. Çalışmayana şiddet uyguluyordu. Kursun paklığını bize yaptırıyordu. Yer süpürdük, paspas yaptık.”
M ile birlikte tecavüze uğrayan U. ise Müdür N.K. hakkında ayrıyeten şu bilgileri verdi:
“Sopada ‘Haydar’ yazıyordu. Sopayla sırtıma vurdu. Canım çok yandı. Aileme ‘Bir daha yapmayacağım’ demesine karşın dövmeye devam etti. Beni 20 kere dövmüştür. Terlikle tekraren vurdu. L. rahlede ders çalışırken, başına yumruk attı. Yerde tokatladı. B’yi herkesten çok dövüyordu. Kimsesi yok diye… Derslerini vermediğinde ‘Seni babanın yanına göndereceğim’ diye tehdit ediyordu. Ödevimi okuyamayınca Fatiha sayfasını yırtıp yere attı. Kuranı yüzüme fırlattı. Altı arkadaşımın Kuran’larını yırttı. Atatürk fotoğrafının çerçevesi ve sopasını kırıp bize vurdu.”
Yetim B. “N.K. beni her gün dövüyordu. Tekme tokatla yerden yere vuruyordu” dedi.
Üç vazifelinin sözü bugün alınıyor.
İdarecilere misyonunu ihmal ve berbata kullanmak cürmünden da soruşturma yürütülüyor.
Tecavüzcü H.A.’ya çocuklara hırsızlık yaptırdığı için yağmadan süreç yapılıyor.
YAZININ TAMAMI
