ANKARA – Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Kurulu ve Pandemi Çalışma Kümesi, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklanan yeni pandemi kararlarına ait basın toplantısı düzenledi.
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kararlar bilimsel ölçütlere dayalı bir muvaffakiyet doğrultusunda alınsaydı sevinebileceklerini lakin mevcut koşullarda kararların “ağır bir mağlubiyet ve pes ediş” manasına geldiğini söyledi. İki yılda 300 bine yakın vefat, ekonomik çöküş, müdafaasız bırakılan bireyin intihar yönelimi, eğitimsiz devirler, 65 yaş üstü nüfusun korunmasız bırakılması üzere problemleri sıralayan Davutoğlu Şenol, kırılgan kısımlara ekonomik ve toplumsal olarak büyük bir fatura çıkacağını kaydetti.
‘VİRÜSE HÜR DOLANIM HAKKI’
TTB’nin açıklamasına katılan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, kararları “virüse hür dolanım hakkı” olarak niteledi. Kararlar açıklandığı sırada Bilim Heyeti üyelerinin yüksek muhafazalı maske kullanmasının ve önlemleri kaldırılırken müzik yasağının sürmesinin ironi olduğunu kaydeden Kılınç, tam aşılı olmayan çok sayıda insanın ağır bakımlarda olduğuna dikkat çekti, sorumluluğun karar vericilerde olduğunu söz etti.
Dr. Levent Akyıldız, Sıhhat Bakanı’nın “bireysel sorumluluk safhasına geçiş” vurgusunun kamu otoritesinin kendi yükümlülüğünden kurtulma gayreti olduğunu lisana getirdi. Sıhhat çalışanlarının büyük bir yük ile karşı karşıya bırakılması, kapalı alanlara dönük rastgele bir havalandırma kontrolü olmaması, güçlü bir aşılama teşviki yapılmaması üzere sıkıntıları sıralayan Akyıldız, “Önümüzdeki gerçekliği bir gözümüzü kapadığımız için yok saymak, her can kaybı için sorumluluk doğuracaktır” diye konuştu.
TTB Merkez Kurulu üyesi Dr. Meltem Günbeği ise kararların, mevcut sıhhat siyasetlerine karşı yürütülen hak uğraşının kıymetini bir sefer daha gösterdiğini vurguladı. Günbeği, hem sıhhat çalışanlarını hem de toplumu sıhhat hakkı gayretini yükseltmeye çağırdı.
‘KARARLAR DAHA FAZLA VEFATIN HABERCİSİ’
TTB Merkez Kurulu Lideri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından “Açıklanan Kararlar, Daha Fazla Hastalık ve Mevt Habercisidir” başlığıyla yapılan açıklamada şunlar lisana getirildi:
MASKE VE ARA HALA KRİTİK: Geçtiğimiz ay içinde yalnızca resmî açıklamalara nazaran dahi COVID-19’dan 7029 kişi (günlük 251 kişi) hayatını kaybetti. Şubat ayı, mevt sayısı açısından 24 aydır süren pandeminin en makus beşinci ayı olurken, 2022 yılının birinci iki ayındaki vefatlar 24 aylık pandemi ölümlerinin yüzde 13’üne; son altı aydaki vefatlar ise yüzde 40’ına karşılık gelmektedir. Birebir formda, günlük aşılama sayılarında sürecin en düşük günlük aşılama sayılarını görüyoruz, aşılamayı teşvik için gerekli eforlardan ve kararlılıktan mahrum bir salgın idaresi misyon başındadır. Tamamlanmış aşı oranımız hala toplumsal bağışıklık için gereken seviyeden çok uzakta; bilimsel datalar ise maske, uzaklık ve havalandırmanın hâlâ kritik değer taşıdığını göstermektedir.
YANITLANMASI GEREKEN SORULAR: Semptomu olmayana test yapılmayacağı kararı ve kamusal alanların, toplu yaşam/kullanım alanlarının HES kodu dahil hiçbir ön önleme gerek kalmaksızın kısıtlamalardan azade tutulması, hastalık deveranının sürmesi ve artması manası taşımaktadır. Kâfi aşı muhafazasına dahil olmayan ülkemizde kaç yurttaşımızın önlenebilir nitelikte vefatının göze alınabildiği yanıtlanmalıdır. Bu şartlarda maskenin ferdi sorumluluğa terk edilmiş olması ve gerçek dışı bir rehavet yaratılmasını haklı kılabilir bir salgın denetimine sahip değiliz. Havalandırma konusunda yapılan açıklamada ise “iyi havalandırılan ortamlar”ın hangi yolla denetlenebileceği açık değildir. Daha evvel yapılmamış kontrollerin nasıl sağlanabileceğine, belirlenebileceğine dair düzenleme; denetim ve farkındalık konusunda somut rastgele bir adım atılmamışken yalnızca yurttaşın bunu nasıl belirleyebileceği de yanıtlanması gereken sorulardır.
YENİ BİR EVREYE ADIM ATILDI: Pandeminin ikinci yılında yorgunluğunu, yıkımını kuvvetli hayat şartlarıyla yaşayan yurttaşlarımız; tükenme eşiğinde özveri ile çalışan doktorlarımız ve sıhhat işçilerimiz yeni bir evreye adım atmış oldu. Bu evre; göstermelik telaffuzlardan dahi vazgeçilerek kamusal sorumluluğun alınmadığı ve halk sıhhatinin geri plana itildiği, salgın idaresinin salt siyasi öncelikler ve tercihlerle belirlendiği bir basamaktır. Tüm yurttaşlarımızı salgının kâfi denetiminin sağlanmamış olduğu bilgisiyle uyararak gerek kendileri ve sevdikleri gerek toplumsal bakımdan aşılarını tamamlamaya; maske, aralık, havalandırma tedbirlerinin kritik değerini koruduğu konusunda hassas, ihtimamlı ve dikkatli olmaya; bilime uygun adımlar atılması için taleplerini yükseltmeye davet ediyoruz. Sıhhat Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile ömür hakkını ihlal ettiğini bir defa daha vurguluyor, bilim heyetinde yer alan üyeleri de mesleksel ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.
